Toplum olarak bazen yaşanan olayların medyanın objektifinden uzaklaştığımızda, insani yönlerimizi unuttuk üzerine düşünemez hale geliyoruz. Ancak, 6 yaşındaki bir çocuğun yeni doğan bir bebeği öldürmesi, sadece bir yerel olayı değil, aynı zamanda sosyal bir yarayı simgeliyor. Bu olayın arka planında ne gibi etkenlerin olduğu, ailenin durumunu ve toplumun bu tür olaylara tepkisini anlamak, bu trajedinin daha derinlerine inmek açısından büyük önem taşıyor. Bu tür olaylar sadece birer haber başlığı olmanın ötesine geçerek, toplumumuza dair çeşitli soruları da beraberinde getiriyor.
Olay, geçtiğimiz hafta bir aile evinde meydana geldi. Anne-babası tarafından yalnız bırakılan 6 yaşındaki çocuğun, evde uyuyan yeni doğmuş kardeşine zarar vermesi ile ortaya çıkan ambiyans, evin içindeki sessiz dünyayı bir anda karmaşaya sürükledi. Olayın duyulmasının ardından çevredeki komşular, yaşanan durumu büyük bir şokla karşıladı. Acil yardım ekipleri olay yerine intikal ettiğinde, yaşananların gerçekliği birçok insan için katlanılmaz oldu. Ebeveynlerin çocukları üzerindeki yükü ve sorumlulukları üzerine düşünmemize neden olacak bu olay, aile dinamikleri ve çocuk yetiştirme konularında ciddi bir sorgulama başlattı.
Olayın basına yansımasından sonra sosyal medya üzerinde birçok kullanıcı olayla ilgili düşüncelerini paylaştı. Bazı kullanıcılar, ebeveynlerin çocuklarına yeterince ilgi göstermediğini savunurken, diğerleri ise çocukların yaşına uygun olmayan bir yükün altına girmesinin tehlikesine dikkat çekti. Toplumda çocuk istismarı, yetersiz eğitim, aile içi iletişim sorunları gibi konular gündeme geldi. Olayın, cinselliğin ve ebeveynliğin ne kadar karmaşık bir konu olduğunu tekrar gözler önüne serdiğini belirten uzmanlar, erken yaşta çocuklarla kurulan iletişimin kalitesinin hayatı boyunca önemli bir etkiye sahip olduğunu vurguladı. Bu tür olayların, çocuk inkişafının nasıl bir süreç olduğunu anlamamıza ve bu sürecin nasıl sağlıklı bir şekilde ilerleyeceğine dair sorgulamalar başlattığı aşikar.
Sonuç itibarıyla, 6 yaşındaki çocuğun yeni doğan bebeği öldürmesi, sadece belirli bir aile içerisinde gerçekleşmiş bir trajedi olmanın ötesinde, toplumsal olarak anlamamız gereken derin bir sorun yığını. Ebeveynlerin, çocuklarına nasıl bir sosyal çevre sunduğu, çocukların ruhsal gelişimlerini ne ölçüde etkiliyor, bu tür durumları nasıl engelleyebiliriz soruları, olayın gündeme getirdiği tartışmaların başında geliyor. Toplum olarak bu tür trajik olayların önüne geçebilmek için daha aktif bir iletişim ve eğitim stratejisine ihtiyacımız var. Unutulmamalıdır ki, her bir birey, toplumun geleceğine dair bir umut taşıyor ve bizler bu umudu korumakla yükümlüyüz.