Son günlerde Covid-19 aşıları etrafında gelişen tartışmalar, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir sosyal huzursuzluğa yol açtı. Aşılama süreci, özellikle belirli gruplar tarafından ciddi bir şekilde protesto edilmekte. Ancak bu protestolar, beklenmedik bir şekilde şiddet olaylarına dönüştü. Son yaşanan olayda, Covid-19 aşılarını protesto eden bir grup ile güvenlik güçleri arasında patlak veren çatışmada bir polis memuru hayatını kaybetti. Bu durum, aşı karşıtı görüşlerin neden olduğu toplumsal kutuplaşmayı bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Aşağıda, olayın detayları ve aşılara karşı olan bu şiddet olaylarının arka planını inceleyeceğiz.
Protesto eylemi, geçtiğimiz günlerde büyük bir şehir merkezinde gerçekleşti. Aşı karşıtları, hükümetin aşı politikalarına karşı seslerini yükseltmek için toplandı. Başlangıçta barışçıl bir şekilde yürüyüş düzenleyen gruptan bazı bireyler, daha sonra polise karşı agresif bir tutum sergilemeye başladı. Gerginlik arttıkça, ister istemez çatışmalar kaçınılmaz hale geldi. Aşılara dair endişeler ve karşıt görüşler etrafında toplanan kalabalık, zamanla güvenlik güçleri ile arasında fiziksel bir çatışmaya dönüştü. Protestoların büyümesiyle birlikte polis, kışkırtıcı unsurlara karşı caydırıcı önlemler almak zorunda kaldı. Fakat bu önlemler, durumu daha da kötüleştirdi ve olay yerinde ciddi bir kaos yaşandı.
Olay sırasında çıkan çatışmada, bir polis memuru, grubun ileri doğru hareket etmesi sonucunda sıkışarak ağır yaralandı. Acil yardıma rağmen, 34 yaşındaki memurun hayatını kaybetmesi, ülkede büyük bir üzüntü yarattı. Bu polis memuru, genç yaşta devletine hizmet etmenin onurunu taşıyan, aile babası ve meslektaşları tarafından sevilen bir bireydi. Yaşanan bu trajedi, toplumda aşı karşıtı ve destekçisi olanlar arasında daha fazla tartışma başlattı. Olayın ardından yaşanan bir dizi gözaltı ile birlikte, “Covid-19 aşıları kabul görmüyor” diyen birçok kişi, güvenlik güçleriyle çatışmaya girdi. Yaşanan bu olaylar, aşı karşıtı fikirlerin zararlı bir şekilde toplumda nasıl bir bölünmeye yol açtığını gözler önüne serdi.
Ülke genelinde Covid-19 aşılarına yönelik tepkilerin arttığı bu dönemde, benzer protesto eylemlerinin başka şehirlerde de gerçekleşmesi bekleniyor. Yetkililer, aşıların güvenliği ve etkinliği konusunda sıklıkla bilgilendirmelerde bulunarak toplumu bilgilendirmeye çalışsalar da, bazı bireyler bu anlatımları ciddiye almıyor. Aşı karşıtı hareketin büyümesi ve bu tür şiddet olaylarının yaşanması, birer halk sağlığı sorununun yanı sıra toplumsal bir kriz halini almış durumda. Hükümetin alacağı önlemler ve toplumda oluşan bu bölünmenin nasıl aşılacağı, belirsizliğini koruyor.
Aşı karşıtı ve destekçisi olanlar arasında süregelen bu çatışmalar, Türkiye’de büyük bir kamplaşmaya neden olmaktadır. Toplumda yaşanan bu tür olayların, uzlaşı ve hoşgörü ile atlatılması gerektiği aşikar. Yaşanan trajik olaylar, Covid-19 mücadelesinin yalnızca sağlık alanında değil, aynı zamanda toplumsal alanda da dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Ülkemizin geleceği için aşı olmanın önemini unutmamak ve toplumsal birliği sağlamak, her bireyin sorumluluğudur.
Bu olaylar karşısında insanların duyarlılığı artırılarak bilimsel verilerin halkla daha etkili bir biçimde paylaşılması sağlanmalıdır. Toplum olarak daha güçlü bir irade sergileyerek, toplumdaki kutuplaşmanın önüne geçilmeli, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için gereken adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, Covid-19 karşıtlığına dayanan bu tür şiddet içeren eylemlerin artması, hem kamu güvenliğini tehdit etmekte hem de hayatını kaybedenler gibi trajik sonuçlarla toplumda kalıcı yaralar açmaktadır. Bu olayların bir an önce sona ermesi dileğiyle, kaybettiğimiz polis memurunun anısını yaşatmak, bu olaylardan ders alarak daha sağlıklı ve güvenli bir gelecek için mücadele etmek, en büyük sorumluluklarımızdandır.