Türkiye'nin tantanalı akşam yemeklerinin sofralarını süsleyen sofralık kayısıların merkezi olan Malatya, bu yıl ciddi bir ekonomik darbe ile karşı karşıya. Malatya'nın kayısı üretiminde yaşanan hasar, yerel üreticilerin gelirlerini tehdit ederken, kayısı sezonu başlamadan çiftçiler için endişeyi artırdı. Üretim alanlarının yaklaşık yüzde 30'unun zarar gördüğü kayısı ağaçları, hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir risk faktörü oluşturuyor. Peki, bu kayıplar nasıl oluştu ve sektörün geleceği ne yönde ilerliyor? İşte detaylar...
Malatya, Türkiye'nin en büyük kayısı üretim merkezidir ve dünya çapında da önemli bir üretici konumundadır. Kentte üretilen kayısılar, hem iç pazar hem de dış ticaret için hayati bir öneme sahiptir. 2022 verilerine göre, Malatya’nın yıllık kayısı üretimi yaklaşık 300 bin ton olarak ölçüldü. Sofralık kayısı, kış aylarında kurutulmuş haliyle de tüketilmekte, Türkiye’nin geleneksel gıda kültüründe önemli bir yer tutmaktadır.
Ancak bu yıl, iklim değişikliği, erkenci soğuklar ve kuraklık gibi olumsuz hava koşulları, birçok çiftçiyi kötü etkiledi. Üreticiler, bahar döneminde yaşanan şiddetli soğukların kayısı ağaçlarına zarar verdiğini belirtiyorlar. Hava koşulları nedeniyle çiçeklerin dökülmesi ve meyve bağlamada ciddi problemler oluştu. Bu durum, hem kayısı rekoltelerinde düşüşe neden oldu hem de üreticilerin umutlarını yeşerten bu yılki kayısı fiyatlarının yükselmesini etkiledi.
Üreticiler, yaşadıkları kayıpların sadece finansal değil, aynı zamanda psikolojik etkilerinin de bulunduğunu ifade ediyor. Çiftçiler, yıllarca emek verdikleri ağaçlarının zarar görmesinin yeşil örneklere karşı büyük bir hayal kırıklığına yol açtığını belirtiyor. Ayrıca, rekolte kaybı ile birlikte bağımsız olarak kendi geçimlerini sağlamaya çalışan çok sayıda aile için zor günlerin yaklaşmakta olduğunu gözler önüne seriyor.
Bu durum karşısında tarım ve orman bakanlığından destek bekleyen çiftçiler, kredi imkanları ve hibe desteği gibi ek finansman kaynaklarının sağlanmasını talep ediyor. Uzmanlar, öncelikle tarımsal yatırımcılar ile iş birliğine gidilmesinin, zarar gören üreticilere destek olabileceğini savunuyor. Diğer yandan, kayısı üreticilerinin ortak hareket ederek pazarlık güçlerini artırmaları ve alternatif gelir kaynaklarına yönelmeleri gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca, iklim değişikliği ile mücadelede yerel yönetimlere de önemli görevler düşmektedir.
Sonuç olarak, Malatya'da kayısı üretiminin geleceği oldukça belirsiz bir hal almış durumda. Çiftçilerin yaşadığı bu kayıpların geçici olmadığını ve çözüm bulunmadığı takdirde daha büyük sorunların ortaya çıkabileceğini söylemek mümkün. Hem yerel hem de merkezi yönetimlerin, çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemesi ve üreticilerin yanında olduğunu hissettirmesi, elmaları yeşil tutumu adına elzem görünüyor.
Özetle, Türkiye'nin sofralık kayısı üretim merkezi olan Malatya, bu yıl zorlu bir süreçten geçerken, üreticiler umudunu kaybetmeden, gelecekte daha iyi bir rekolte için mücadele ediyor. Ancak, etkili destek mekanizmalarının devreye girmesi ve çiftçilerin kendilerini yalnız hissetmemeleri gerektiği göz önüne alındığında, bu süreçte toplumsal bir dayanışmanın gerekliliği de ön plana çıkıyor.